Başarı üçgeni

Geçen hafta Avrupa’da yapılan bir ankette Anadolu Efes Avrupa takımları arasında en keyifle izlenen takım seçildi. Bu haber bizi sevindirdi ve gururlandırdı. Bu yüzden yazıma Anadolu Efes’le başlamak istiyorum. Başarı Üçgeninin içinde birçok isim olsa da temelinde kulübün başkanı ve patronu Tuncay Özilhan Bey var. Tuncay Bey seneler önce Efes Pilsen’le başlayarak Türk Basketboluna çok faydalı oldu. Türk basketbolu kendisine teşekkür borçludur. Tuncay Bey’in yarattığı hava verilen sözlerin anında yerine getirilecek olmasıdır. Ülkemizde birçok kulüpte oyuncular maaşlarını zamanında alamamak tereddüdü içindedir. Oyuncuların maç oynarken bile dikkatleri oynadıkları maçtan çok alacaklı oldukları maaşlara yönelir. Anadolu Efes’te böyle bir konu konuşulamaz, hatta düşünülemez bile. Üstelik takım menajeri Alper Yılmaz da çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle oyuncuların bütünleşmesi ve takım olması yönünde çok faydalı olmaktadır.
 
Gelelim başarı üçgeninin diğer yanına. Burada Ergin Ataman var. Ergin Ataman’ın bugün Türk Basketbolunun en iyi koçu olduğu artık tartışılamaz. Ergin Ataman Avrupa basketbolunda da en iyi koç olma yolunda hızla ilerliyor. Ama yanındaki asistan koç kadrosunun güçlenmesi lazım. Bugün Türk basketbolu yetenekli uzun oyuncu sıkıntısı çekiyor. Ümidimiz önümüzdeki nesillerde uzun boylu, yetenekli, genç oyuncuların ortaya çıkması. Anadolu Efes’te Türk uzun oyuncu olarak Sertaç Şanlı var. Sertaç’ın topa hakimiyeti çok iyi, şutu iyi, saha görüşü iyi. Ama fizik gücü için yeterli diyemeyiz. Siz Sertaç’ın daha çok zıplayıp ribaundlarda hakimiyet kurduğunu, tuttuğu adama dünyayı dar ettiğini, fastbreak’lerde koşup rakip potaya smaçlar vurduğunu düşünebiliyor musunuz? Türk basketbolunun beklediği Sertaç bu. Gelelim Doğuş Balbay’a. Doğuş; cesareti, hırsı ve kişiliğiyle her koçun kendi takımında olmasını isteyeceği bir oyuncu karakteri. Anadolu Efes’teki görevi ise rakip takımdaki sayı kralını susturmak. Bunda da çok başarılı. Rakip sayı kralını susturup rakibi sanki 4 kişiyle oynar hele getiriyor. Ama hücuma geçildiğinde şutuna hiç güvenmediği için eline gelen her topu yanına gelen arkadaşına verip, kenara çekilip kendi takımını da hücumda 4 kişiyle oynar hale getiriyor. Özetle 5’e 5’lik basketbolu 4’e 4’lük oynatıyor. Ben Doğuş Balbay’ın bugünkü haliyle basketbolu bırakmasına ne kadar üzüleceğimi kimseye anlatamam. Bu yüzden Ergin Ataman’dan bireysel yetersizliklere çare bulabilecek tecrübeli Amerikalı asistan koçlar getirtip teknik kadrosuna eklemesini bekliyorum, tabii ki geçici bir süre için, yani bizim asistan koçlarımıza faydalı olabilecekleri bir zaman zarfı için. Bugün Türkiye’de hiçbir koç, Amerikalı koçları kadrosuna almak istemez, Ergin hariç. Ergin, tecrübeli Amerikalı oyuncu geliştirme koçlarını kadrosuna alırsa Türk Basketbolu için bir yeniliğe daha imza atmış olur. (Amerikalı koç Rick Pitino Panathinaikos’a geldikten sonra tüm Yunan takımlarında oyuncu geliştirme koçu anlayışı uygulanıyor, umarım biz de geç kalmayız)
 
Gelelim Fenerbahçe’ye. “Fenerbahçe için çalkantılı dönem bitti, Fenerbahçe zirve yolunda” diye yazmak istiyordum. Ama son oynadıkları Barcelona maçı yine kafaları karıştırdı. Fenerbahçe’de Obradoviç dahil bütün kadroda özgüven eksikliği hissediliyor. Bunu ancak kulüp başkanı Ali Koç çözebilir diye yazmıştım. Ali Koç, Tuncay Özilhan Efes için ne yaptıysa aynısını Fenerbahçe için yapabilir; antrenmanları saha kenarından izler, maçlarda soyunma odasında Obradoviç dahil tüm takıma özgüven artıracak konuşmalar yaparsa Fenerbahçe’deki problem çözülür.
 
Galatasaray’a geldiğimizde, doğrusu en karışık yer orası. Türkiye’ye basketbolu Galatasaray’ın getirdiği unutulmuş durumda. Galatasaray bir spor kulübü olmaktan çıkmış, Galatasaray futbol kulübü olma yolunda hızla ilerliyor. Umarım bir gün Galatasaray’ın basketbola yaptığı katkılar hatırlanır ve futbol kulübü olmaktan çıkılıp yeniden spor kulübü olunur.
 
Bu arada Oktay Mahmudi hala tribünlerde. Oktay Mahmudi’nin Türk Baskertboluna ihtiyacı var, tersi de geçerli, Türk basketbolunun da Oktay Mahmudi’ye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
 
Son olarak geçtiğimiz hafta basketbol federasyonumuzun yayımladığı “Türkiye’nin Basketbol Aşkı” isimli basketbol tarihimizi anlatan kitabı tüm basketboleverlere önermek ve kitabın yapılmasını sağlayan Federasyon Başkanı Hidayet Türkoğlu’nu, genel sekreter yardımcısı Emin Balcı’yı, kitabın araştırmacı ve yazarları Mehmet Yüce ve Fethi Aytuna’yı kutlamak istiyorum.
 

Sevgiler, saygılar.. 

Kaynak: Basketfaul.com