Göksenin sizi tutsa kaç sayı atarsınız

Devşirme oyuncu problemi büyük ölçüde çözüldü. Ortaya çıkan gerçek şu: Devşirme oyuncusu olmayanlar 5+1 kuralına göre sahaya 6 yabancı, 6 Türk oyuncuyla çıkacaklar. Devşirme oyuncusu olanlar ise devşirmelerin aslında yabancı olduklarını düşününce 7 yabancı, 5 Türk ile sahada yer alacaklar.

Tabii bu durum lige heyecan katacak, çekişme artacak ama Türk çocukları nasıl gelişme imkanı bulacaklar? Bugün bunun üzerinde durmak istiyorum. Ligde çekişme arttıkça sponsor bulmak kolaylaşacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. BEKO Ligi de İstanbul Ligi olmayacaktır. Karşıyaka, Banvit yine başa oynayacaklardır. Üstelik İstanbul’un 4 büyük takımının biri veya ikisinin her hafta Uşak’ta, Trabzon’da, Gaziantep’te veya bir başka Anadolu şehrinde mağlup olacağı bir lig bekliyoruz.

BEKO Ligi’nin çekişmesinin üzerine sadece “Kim şampiyon olacak?”konusuna odaklanmak hatalı olur. “Kim ilk 8’e girecek, play-off’a katılacak?” sorusu da önemli olacaktır. Daha da önemlisi hangi takımlar küme düşecek heyecanı çok ama çok artacaktır. “Ama bütün bunların maçları yedek sırasında oturarak izleme ihtimali artan Türk oyunculara ve dolayısıyla Türk Basketbolu’na ne faydası olacak?”diyorsanız, haklısınız.

Federasyonun koyduğu kuralları değiştiremeyiz. Bu yüzden bardağın dolu tarafında Türk oyuncuların gelecek daha iyi oyuncularla bütün sezon her antrenmanda karşılıklı oynamanın faydalarını ortaya çıkarmaktan başka kozumuz yok. “Gelen yabancılardan oyuncularımızın öğrenecekleri ne olabilir?” sorusunun cevabı birebir oyunlarını geliştirmek olacaktır. Gelecek yabancıların çoğunun siyahi ABD’liler olacağı muhakkaktır. Bu durum Türk gençlerine avantaj sağlayabilir. Ben siyahi oyuncu hayranı veya karşıtı değilim ama ABD’li siyahi oyuncuların bir özellikleri var. Amerika’da basketbol artık siyahilerin oyunu olmak üzere. Beyaz başarılı oyuncu bulmak çok zor. Bunun nedeni yetenek farkından çok ekonomik temelli. Dünyadaki bütün beyaz oyuncular için basketbol genç yaşlarda bir hobidir. Özellikle biz basketbolu eğlenmek, tanınmak, mutlu olmak için oynarız. Siyahiler için ise basketbol bir geçim yoludur. Siz ileride doktor, avukat olmayı hayal ederken, siyahilerin kafasındaki resim hemen basketboldan para kazanmak ve bir ev sahibi olmaktır. Tabii beyazlar ve siyahiler arasındaki konsantrasyon farkı siyahiler için büyük avantaj sağlar. Günlerini daha iyi basketbolcu olmak için, heyecanla çalışarak geçirirler. Beyazlarla siyahiler arasındaki teknik fark da çok önemlidir. Beyaz oyuncu hangi yaşta olurlarsa olsun sahaya çıktığında ilk yapacağı iş şut atmaktır. Siyahiler ise sahaya çıkar çıkmaz şut yerine birebir oynayarak başlarlar ve bu birebiri sürdürürler. Siyahiler yaradılış olarak zaten daha güçlü adalelere sahiptirler. İyi sıçrarlar, hem çabuk, hem hızlıdırlar. Hareketleri patlama ile başlar, patlama ile sona erer. Böylece antrenmanlarda adamlarını geçip birebirde smaç vurmak idealleridir.

Bugün bütün dünya basketbolunda savunma gelişiyor ve saldırganlaşıyor. Siz adamınızı birebirde geçemiyorsanız istediğiniz kadar iyi şutör olun, maçlarda yeteri kadar boş kalıp şut fırsatı bulamıyorsunuz. Birebirde adam geçme zorluğunu sadece Türk oyuncular çekmiyor. Bütün Avrupalı beyazlar iyi şutör oluyorlar ama adam geçemedikleri için yeteneklerinin tümünü kullanamıyorlar.

Türk Basketbol tarihinde iyi birebir oynayan Türk oyuncu yok gibi. Bu yüzden birebiri iyi öğretecek koçumuz da yok diyebiliriz. Carlos Navarro’yu düşünün. Müthiş bir şutör ama adam geçme yeteneği sınırlı. Bu yüzden çareyi hareketli tek elle şut atarak bulmaya çalışıyor. Bizden bir örnek olarak Cenk Akyol’u alalım. Cenk de çok iyi bir şutör ama birebirde adam geçse, güç pozisyonlarda turnike atsa Avrupa’nın en iyi oyuncusu olma şansı olurdu ama maalesef şut sayısı neredeyse topu yere vurma (dripling) sayısı kadar. Karşıyaka’daki Bobby Dixon’u hatırlayalım. Siyahi oyuncuların sayısının artmasıyla her takımımızda ona benzer oyuncular olacaktır. Türk oyuncuları onlarla birebir oynatmak ve gençlerimizi çok yönlü oyuncu yapmak, artan yabancı sayısına karşı kullanabileceğimiz tek silahtır.

Dixon’ın genç takım oyuncularına da birebir adam geçme dersleri verdiğini düşünün. Genç oyunculara bundan daha büyük fayda olabilir mi? Avrupa’da oyuncularının birebirini geliştiren ülke zirveye çıkacaktır. Bugün Avrupa’da dripling ile ikili sıkıştırma arasından geçen tek oyuncu Spanoulis’tir. Onu MVP yapan özellik budur. Türk Basketbol tarihinde büyük oyuncu olarak tanınanlar aslında sadece “büyük şutörler”dir. Bugün ortam değişti ama maalesef şu anda koçların ve asistanlarının hemen tümünün konsantrasyonları Türk oyuncuları geliştirmek yerine yabancı oyuncu transferi üzerine odaklanmış durumda. Onlar da haklılar çünkü Türkiye’de maç kazanmak çoğunluğa göre oyuncu kazanmaktan daha önemli. Yöneticiler de maç kazandıkça sponsor buluyorlar. Bu konu Türk Basketbolunun en önemli sorunu. Bu yüzden ben bütün genç oyuncularımıza sesleniyorum. Daha iyi oyuncu olmak istiyorsanız birebirinizi geliştirin. Kafanıza şöyle bir soru yerleştirin: Beni maçlarda Göksenin Köksal tutsa kaç sayı atardım veya kaç top kaybı yapardım. Bu sorulara cevap arayın. Unutmayın, sizi büyük oyuncu yapacak koç listesinin başında kendi isminiz olmalıdır. Bu koçla tanışmak istiyorsanız, gidip aynaya bakın…

Sevgiler, saygılar…

Kaynak: Basketfaul.com