Basketbolda büyük oyuncu arayışı sürüyor

Basketbolumuz kafamızı karıştırıyor. Sevinilecek bazı sonuçlar alınırken hemen ardından bizi üzecek olaylar yaşıyoruz. Üzülürken de hemen arkasından bizi mutlu edecek sonuçlar alıyoruz. Efes-Real Madrid maçında alınan faklı yenilgi bizi üzdü ama Doğuş Balbay’ın performansı mükemmeldi. Doğuş rakip takımın oyun kurucularına öyle saldırgan bir savunma yaptı ki, Real Madrid ilk üç çeyrek ne yaptığını anlayamadı. Ömer Onan ile başlayan saldırgan savunma giderek ülkemizde yayılıyor. Göksenin Köksal veya Doğuş Balbay gibi savunmacıları izleyip onlara benzer savunma yapmamak artık imkânsız. Bu yüzden her takımda Doğuş gibi saldırgan savunma yapacak oyuncuları bulmamız kaçınılmaz bir hal aldı. Doğuş Balbay’ın savunmasının aynısını Birkan Batuk’ta da gördük. Türk basketbolunda saldırgan savunma artık yerleşmekte. Basketbolumuzda savunma bir problem olmaktan çıkıp, korkunç bir silah olma yolunda ilerliyor. Bu gerçek beni çok sevindirdi. Bir süre önce basketbolcularımızda savunma yerine hücum silahlarınızı geliştirmek zorunda kalacağımıza kimse inanmazdı. Çünkü Türk genci hücumda yetenekli ama savunmada yetersizdi.

Bu resim artık tersine dönmüş durumda, Türk çocukları hücum silahlarını geliştirmek zorundalar. Efes-Real Madrid maçından sonra istatistikler bu gerçeği bir kez daha gösterdi. Efes’te Türk oyuncular Doğuş’un sürpriz 8 sayısı dışında Birkan 1, Kerem 2 ve Semih 2 olmak üzere toplam 13 sayı üretebilmişlerdi. Buna karşılık rakipte İspanyol oyuncuların attıkları sayının toplamı 67 idi. İspanyol oyuncuların hiçbiri süper yıldız oyuncular değillerdi, ama hızlı oyunda hızlı paslar sonunda buldukları şutlarda kendilerine fazlasıyla güvenip yüksek oranda isabet buluyorlardı. Bizim çocuklarımız ise yavaş oynuyorlardı. Pas sayımız ve yer değiştirmemiz sınırlıydı ama en önemlisi Türk oyuncular farkında olmadan maç kazandırma sorumluluğunu yabancı oyunculara bırakmışlardı.

Gelelim büyük resime… Biz Beko Ligimizin Avrupa’nın en iyi liglerinden biri olduğuna inanıyoruz. Ama Türk basketbolunun esas gücünün mili maçlarda alacağımız sonuçlar belirleyecek. Yalnız bizde değil Avrupa’nın hemen her ülkesinde basketbol gelişiyor. Bugünkü durum ortada, bizim Avrupa’da yenemeyeceğimiz takım yok. Ama bunun tam tersi de maalesef doğru, yenilmeyeceğimiz takım sayısı da gerçekten çok az. Bunun için hep söylüyoruz, bizim iyi oyuncu yerine büyük oyunculara ihtiyacımız var. Bence basketbol adamlarımız bir araya gelip Türk çocuğunu nasıl daha iyi oyuncu yapabiliriz sorusuna cevap bulmalıyız. Bana göre örnek almamız gereken tek ülke İspanya olmalıdır. Kaç senedir söylüyoruz, İspanya’da birçok oyuncu geliştirme merkezi var. Burada genç oyuncular hiçbir taktik çalışması yapmadan güzelce fundamentallarını geliştiriyorlar. Bunun yanında hemen her takımda oyuncu geliştirme koçları var. Biz henüz buna bir çare bulamadık. Oyuncu yetiştiriyoruz ama onu daha iyi oyuncu yapma gayretimiz yok. Bu yüzden son bir kere daha koçlarımızı ve sorumlu yöneticilerimizi uyarıyorum. Çok sayıda iyi koçlarımız var ama kafaları sadece maç kazanma konsantre durumda. Ama unutmasınlar ki ileride basketbol hayatları kapandıktan sonra onlara çalıştığınız takımlara kaç şampiyonluk kazandırdınız diye sorulduğunda verecekleri cevap gurur verici olacaktır. Ama “sizin koçluk döneminizde Türk basketboluna kaç büyük basketbolcu kazandırdınız?” sorusuna cevap bulamayacak ve çok üzüleceklerdir.

Bugün NBA takımlarında dahi oyuncu geliştirme koçları var. Siz NBA maçları izlerken kenarda yedekler sırasında elinde kocaman bir defter ile maçı izlerken notlar alan birini gördüğünüzde o yardımcı koçun görevinin oyuncu geliştirmek olduğu anlayabilirsiniz. Bu oyuncu geliştirme anlayışının ülkemizde yerleşmesi için bence Erman Kunter’e sorumluluk düşüyor. Erman Beşiktaş’ta takımın koçu değil ama yetkili bir şube başkanı. Onun Beşiktaş basketbolunun geleceği için projeleri olduğunu biliyoruz ama bence onun ilk yapacağı iş altyapılarına basketbolu henüz bırakmış bir siyahi oyuncuyu asistan koç olarak görevlendirmek olmalıdır. Ben Beşiktaş’ın bu girişimini çok kısa süre içerisinde diğer kulüplerinde tekrarlayacaklarına inanıyorum.

Erman Kunter’in Türk basketboluna kattıkları saymakla bitmez. O Türk basketbol tarihinin en iyi oyuncuları sırasında ilk beşte yer alıyor. Üstelik Avrupa’da koçluk yapan çok sınırlı sayıdaki koçlarımızdan birisi. Ama Erman Türk basketbolunda oyuncu geliştirme koçu anlayışını gerçekleştirirse basketbol tarihindeki yerinde yanında kimse olamaz.Hele Türk çocuğuna birebiri öğretecek ve onlara çok iyi dribling yaptıracak bir siyahi asistan koçu Türkiye’ye getirirse basketbolumuz tarihinde en üst sıraya yükselebilir.Bu konunun basketbolseverleri artık sıkmaya başladığının farkındayım ama bu konu benzersiz bir tartışma ortamı. Bence eğer Türk çocuğunun daha iyi oyuncu olacağına inanıyorsak basketbol adamları bir araya gelip tartışmalı ve çözümler aramalıdırlar. Bu tartışma ortamı oyuncuları da etkileyecektir. Bugün oyuncularımızın bir süre sonra “ben yeterince iyi oyuncu oldum, fundamental üniversitesini bitirdim” deyip sıkı ve özel çalışmalar yerine gevşedikleri gerçek. Ama bu tartışmalarla oyuncuları da uyarır ve onlara “iyi oyuncu olmanın sonu yoktur” anlayışını yerleştirirsek Türk basketbolunun önü çok açılır.

Son olarak Galatasaray-Bayern Münih maçında ağırlık hep Türk oyunculardaydı. Çoğu kez sahada 5 milli oyuncumuz vardı ama fark 20 sayı oldu. Bir Alman takımından 20 sayı fark yedik. Kenarda oturan Arroyo oyuna girse her şey çok değişik olabilirdi. Biz Arroyo benzeri oyuncular yetiştiremiyorsak çok yazık. Ama artık üzülmeyi bırakalım ve probleme çare arayıp bulalım. Birleşelim, basketbol hayatımızı bu konuya adayalım. Ben hazırım.

Sevgi ve saygılar.

Kaynak: Basketfaul.com