Basketbolda sesli savunma dönemi

Kısa bir süre önceye kadar savunma basketbolun sevilmeyen, isteyerek yapılmayan yönüydü. Oyuncuların çoğu savunma yapmayı sevmezdi, savunma antrenmanı yapmak oyunculara adeta bir yük olurdu. Bu anlayış giderek değişiyor, artık “atarak kazanılan” bir spor dalı olmak yerine, “attırmayarak kazanılan” anlayışı ön plana çıkıyor. Savunmanın sevilmeyişi giderek sahaları terk ediyor. 

Basketbolda savunma top elinde olan oyuncuya yapılan baskılı savunma ile sınırlanmıyor. Eskiden egoist oyuncu denilince akla daima hücumda şut atmayı seven, kritik paslar yerine topla dalış yapan, topun elinde olmasını tercih eden oyuncular gelirdi. Savunmada egoist oyuncu anlayışı yoktu. Şimdi ise öyle değil, günümüz basketbolunda savunmada egoist oyuncuları görmek için topu elinde olan oyuncuya bakmak yetmiyor. Diğer 4 oyuncunun da savunma anlayışını görmek gerekiyor. Eğer siz hücum oyuncusunun kendisini tutan takım arkadaşını geçip sayı atmaya giderken, dikkatinizi hala kendi adamınız üzerinde tutup yardıma gitmiyorsanız egoist bir uygulama sergiliyorsunuz demektir. Bu yüzden savunmayı değerlendirmek için o takımın beş oyuncusu birden izlenilmelidir. O takımda bir oyuncu ölümüne savaşırken, diğer dört oyuncu kendi adamlarına konsantre olup arkadaşlarına yardım için hazır değillerse bu görüntü egoist bir savunma anlayışı sergiliyor demektir. Top elinde olan oyuncuyu tutan savunmacı arkadaşınız birebirde yenilmeyerek arkadaşlarını güç duruma düşürmekten kurtarma çabasındadır. Bu anlayışa “birimiz hepimiz için” savunma anlayışı diyoruz. Ama arkadaki 4 arkadaş da “arkandayız, seni geçerse biz varız, saldır” demek için blok oluşturmuşlarsa, bu da “hepimiz birimiz için” anlayışının resmidir. 

Burada devreye sesli savunma giriyor. Zira top elindeki oyuncuyu ölümüne savaşarak tutmaya çalışan oyuncuların görüş sahası içinde sadece tuttuğu adam vardır. Arkasındaki adamların yardıma hazır olduklarını göremez. Ama arkadaki arkadaşlar bağırarak bu durumu söylerlerse iş değişir. Birebir savunma yapan oyuncu, arkadaşlarının yardım için hazır olduklarını duyduğu anda onun özgüveni artar, savunması iki misli etkili olur. Sesli  (sözlü) savunma Yugoslav kökenli koçlarla başladı. Tanjevic’in kenardan durmadan bağırıp çağırması Türk basketbolunda gayreti arttırdı ve savunma güçlendi. Artık yalnız Yugoslav kökenli koçlar değil, dünyanın her yerindeki koçlar kenardan bağırarak oyuncularının konsantrasyonunu güçlendiriyorlar. Ama tek bir koçun bağırıp çağırması artık yetmiyor, oyuncular da birbirlerine seslenerek “alert (tetikte tutup)” yapıp, sadece bireysel savunmayı değil takım savunmasını da güçlendiriyorlar. Sesli savunmanın avantajları çok her şeyden öncesi bağırarak arkadaşınızı uyarırken kendinizi de uyarıyorsunuz ve yardıma hazır oyuncular hareketsiz dururken ayakları üzerinde kıpırdamaya başlıyorlar. Bu yüzden siz bir takımın sesli savunma yapıp yapmadığını anlamak için yardıma hazır 4 oyuncuyu da izlemeniz gerekiyor, eğer bu 4 oyuncu özellikle guard veya forvetleri tutanlar yerlerinde duramıyorlar, depara kalkmak için ayakları üzerinde titriyorlarsa, o takım sesli savunma yapıyor demektir.

Sesli savunma sadece sizin birebirde savunma yapan arkadaşınızı olumlu etkilemez, aynı zamanda hücum eden rakip oyuncunun da kafasını karıştırır ve moralini bozar. Teknik olarak da screenin ne yönden geldiğinin uyarısı onun daha sıkı yapılmadan tedbir alınmasını sağlar. Screene karşı daha oyun başlamadan savunmacının çare bulmasına yardımcı olur. 

Maçlarda sesli savunma uygulamak için antrenmanlarda da savunma konuşularak yapılmalıdır. Bu karşılıklı konuşmayla yapılacak savunmalar bireysel topluluktan oluşan kadronuzun yumruk olup takım olmasını sağlar. Bu yüzden en çok gürültüyü konuşularak yapılan antrenmanların en faydalı olan antrenmanlar olduğu düşüncesi yerleşiyor. Siz sessiz antrenman yapmaya devam ederseniz maçlarda da sessiz kalır ve çoğu maçı kaybedersiniz deniliyor. Antrenmanlarda yapılan sesli savunma giderek takımınızda bir alışkanlık haline gelir ve karşılıklı yardımlaşmayı zirveye taşıyabilirsiniz. Bunun için antrenmanlarda savunma takımını bir oyuncu eksik olarak tek pota oynatıyorlar. 4’e 3 veya 3’e 2 savunma yaparken birbirinize seslenerek yardım çağrılarınızı geliştirirseniz, 4’e 4, 5’e 5 savunmalarda çok daha güçlü oluyorsunuz. Ne kadar çok konuşulursa bu sayede savunmada tetikte olma yeteneği artar. Savunmada ne kadar uyanık olursanız rakip takımın size sayı atması güçleşir. Ve siz sadece sayı atarak değil, sayı attırmayarak da maç kazanan, şampiyonluk yolunda ilerleyen bir karakter kazanırsınız. Eğer genç koçlarımız sesli savunma anlayışını genç takımda kullanmaya başlarsa Türk basketbolu da büyük ilerleme sağlar. Diğer Avrupa takımları Türk takımlarının nasıl olup da böylesine güçlü bir savunma yaptıklarını anlamadan biz layık olduğumuz üst sıralardaki yerimize yerleşebiliriz.

Kaynak: Basketfaul.com