Türkiye’nin basketbolcu üreten fabrikası: Tofaş

Geçen hafta beni en çok etkileyen takımımız Tofaş oldu.
Tofaş, “Beko Basketbol Ligi’nde bende varım, geliyorum” dedi. Beni etkileyen Fenerbahçe galibiyetinden çok Tofaş’ın temeli, yapısı ve basketbola bakış açısı oldu. Tofaş’ın başkanı Efe Aydan bana bir süre önce “Tofaş sadece otomobil fabrikası değildir. Tofaş, Türk basketboluna iyi oyuncu yetiştirme fabrikasıdır” demişti. Giderek bu yolda da ilerliyorlar. Tofaş’ın başında Türk basketbolunun en iyi basketbolcularından Efe Aydan var.

Bir basketbol adamının, kulüp başkanlığında da ne kadar başarılı olduğunu bize ispatlayan Efe Aydan ile guru duyuyoruz. Tofaş’ın kulüp yapısında kolay ortada gözükmeyen kıymetli menajer Coşkun Teziç, üçgenin diğer ucunda ise Nihat İziç takımın koçu. Türk basketbolu, seyircilerin hayranlık duyarak izleyecekleri büyük oyuncular arıyor. Bunu her fırsatta tekrarlıyor. Bence şu anda Türk oyuncuları içinde, yeteneğini sonuna kadar kullanan oyuncuların başında Hidayet Türkoğlu var. Hidayet, 2 metreden uzun boyuyla genç takımda oyun kurucu olarak oynadı ve önce basketbolcu oldu. Sonra da her pozisyonda oynayarak Türkiye’nin yetiştirdiği komple oyuncular listesinin başına yerleşti. Hidayet’i geç yaşında oyun kurucu yapan koç Nihat İziç’ti. Özetle (Hido’nun bugün ki çok yönlü oyuncu oluşunun temelinde Nihat İziç var) Nihat İziç’in, Efe ile beraber Tofaş’ta birçok yeniliğe yol açacaklarını hep beraber bekliyoruz. Tofaşlılar Türk basketbolunu çok ihtiyaç duyduğu (oyuncu geliştirme koçu anlayışını) uygulamaya geçirmek üzereler. Nihat İziç, zaten şu anda genç Türk oyunculara en çok şans tanıyan koçumuz. Onun yanında, sadece çalıştırdığı oyuncuyu daha iyi oyuncu yapmaktan başka bir şey düşünmeyen Nihat İziç’in asistan koçlarını bulduklarında ve kullandıklarında Türk basketbolu sınıf atlar.

Bugün genç ve iyi oyuncu yetiştirmekte zorlanıyoruz. Biz, hep bizim ligimizin İspanya Ligi ile zirve yolunda çekiştiğimizi söylüyoruz. Bugün 21. yaşındaki İspanyol oyuncu kurucu Ricky Rubio, NBA’de her geçen gün daha fazla alkış topluyor. Hep söylüyorum, biz genç bir oyun kurucumuzu NBA’e yollar ve o genç orada başarılı olursa ancak o zaman İspanya’yla rakibiz diyebiliriz. Bizim çok iyi genç oyuncu yetiştirmekte zorlanmamızın sebebi, koçlarımızın sayısız tebeşir kullanmaları. Bizde genç takımlarda bile taktik öne çıkıyor. Genç takım koçları bile öğretmen olacağına taktisyen koç oluyor, çocuklarda yeteneklerini kullanma ortamı bulamıyorlar. Genç takımlarda bizim antrenmanlarda 1’e1 çalışmamız çok sınırlı. İspanya’da hemen her takımda taktisyen koçun yanında, sorumluluğu oyuncu yetiştirmek olan asistan koçlar var. Üstelik İspanya’nın çeşitli yerlerinde oyuncu geliştirme merkezleri var. Orada sadece fundamental (temel bilgiler) geliştiriliyor. Bizde genç çocuklarımızı NBA’e yollamak istiyorsak tebeşir kullanmayı azaltıp, bütün bu yenilikleri uygulamamız gerekiyor. Benim yabancı koçlara karşı olduğumu herkes biliyor. Buna rağmen ben Türk koçlarının yanına görevi oyuncu geliştirmek olan siyah asistan koçlar getirmekten yanayım. Bu güç olabilir. Kolay yol ise şu; bugün hemen her takımımızda çocukluğundan beri 1’e1 oynadığı için top kullanması, dribblingi, adam geçişi kuvvetli birçok siyah adam var. Bu oyuncuları kulüplerimiz genç takımları için asistan koç olarak kullansalar bence doğru yolu seçmiş oluruz.

Geçen haftaki yazım için birçok yorum aldım. Bazıları, kulüplere boş tribünler yerine para cezası verilse anlayışını tenkit ediyorlardı. Beni, kulüplere ne ceza verileceği ilgilendirmiyor. Biz birçok basketbol adamı, hayatlarımızı basketbol ve tribünlerin dolması heyecanıyla yaşadık. Bu henüz gerçekleşmedi. Cezalar ne olursa olsun, tribünlerin dolmasına engel olmamalıdır. Basketbol sevgisi her gün artıyor. Ama henüz istenen seviyeye gelmedi. Bunun ispatı, Beşiktaş’ın Eurocup’ta Çek takımıyla oynadığı çok önemli maçta tribünlerde sadece birkaç yüz taraftarını olmasıydı.

Türk basketbolunda eskiden savunmamız çok zayıftı. Ama biz iyi savunmacı olacağız diye karar verince işler değişti. Bugün Türk basketbolunda savunmamız güçlü, hatta çok güçlü. Ömer Aşık NBA’de savunması sayesinde yer alıyor. Bizim farkında olmadığımız bir konu var. Basketbolcunun en güçlü silahı şutu, dribbilingi, pası değil beynidir. Türk çocuğu en güçlü silahı beynini kullanarak daha iyi oyuncu olur. Bu konuyu önümüzdeki hafta tartışacağız. Son olarak ben Aliağa Petkim koçu Burak Bıyıktay ve Ümit Sonkol’u da tebrik ediyor, hoş geldiniz diyorum.

Kaynak: Hürriyet