Oyun kurucun kadar konuş

Cumhuriyetspor’da bu sayfayı açtığımız zaman bir tek idealimiz vardı. Cumhuriyetspor Türk basketbolunun emrinde diye özetlediğimiz gayemiz, basketbolumuza küçücük de olsa olumlu bir katkıda bulunmaktı. Türk çocuğunun daha iyi basketbolcu olacağına yürekten inancımızı paylaşmak istiyorduk.

Çizdiğimiz yol, kulüplerde iki kişilik oyuncu geliştirme bölümü açılması ve bir asistan koçun bu kurumun emrine verilmesiydi. Bu asistan koçun görevi sadece ve sadece, oyuncuların fundamentallerini geliştirip, onları daha iyi oyuncu yapmak olacaktı. Bu koçların maaşları, primleri maç kazandırmak değil oyuncu kazandırmak üzerine kurulacaktı.

Başarılı olduğumuz söylenemez. Bugün hala her şey eski düzeninde çalışıyor. Asistan koçların görevi hala istatistik levhası taşımakla sınırlı. İyi oyuncu dediğimiz zaman, Kadıköy’den vapura, otobüse binip Abdi İpekçi’ye gidip maça girerken de oyuncuyu görmek için para vereceğiniz oyuncuları kastediyoruz. Seyretmek için para vereceğimiz oyuncu sayısı çok az. Bizde kulüp aşkı olmasa, para vererek seyredeceğimiz oyuncu sayısıyla sahaya ilk 5′i bile çıkaramayız. Tribünler de parkeler de boş kalır.

Yabancı sayısı arttıkça problem daha da büyüyor. Bugün 2. Ligde sadece bir yabancı oyuncu oynayabiliyor. Ama ben 2.ligdeki koçların bile uğraşlarını Türk oyuncu geliştirmek yerine yabancı oyuncu seçmek için video seyrettiklerini yakından biliyorum. 2.ligde durum böyleyken 3-4 yabancı oyuncuyla oynayan 1.lig koçlarının durumunu siz düşünün. Problem sadece koçlarda değil. Oyuncularımızda, (daha iyi oyuncu) olmak için heyecanlı değiller.

Yetenekleriyle bir yere kadar yükseldikten sonra zirveye bakacaklarına aşağılara bakıp rahatlıyorlar ve daha iyi oyuncu olma heyecanını kaybediyorlar. Geçen gün de yazdım. Amerika’da kolej maçları (NCAA) finalleri oynanıyor. Takımların pek çoğu atletik kabiliyetleri üstün siyah oyunculardan kurulu. Bu siyah oyuncuların NBA’de artık boş yer bulmaları çok güç çünkü NBA kadroları dolu.

Bu yüzden başta Türkiye olmak üzere bütün Avrupa’da oynamak yabancı oyuncuların hayat gayeleri olacaktır. İsterseniz biraz daha teknik konuşalım. Bu oyuncuların en kısasının bile smaç vuracak kadar zıplama kabiliyeti var. Ama en önde gelen özellikleri birebir adam geçmeleri, driplingleri, sürat ve yön değiştirmeleri. Türkiye’de siz gittiğiniz bir antrenmanda devamlı birebir çalışarak adam geçme yeteneğini geliştiren Türk oyuncular gördünüz mü?
Gördünüz ise söyleyin bizde gidip görelim. Türk çocuğunun daha iyi oyuncu olma şansı Türk oyun kurucularına bağlı. Biz bu yüzden genç takım koçlarımıza en yetenekli oyuncularınızı boyu uzun da olsa Point-Guard yapın diyoruz. Uzunlarımızı pivot yapmadan önce, basketbolcu yapın dememizin nedeni bu. Bugün artık Amerika’da yüzü dönük 2 hatta 3 sayı şutları atamayan uzun oyuncu sayısı azalıyor. Bizde, yüzü dönük uzak mesafe şutu atabilen kaç uzun oyuncumuz var sayın bakalım. Kötümserliği burada keselim.

Oyun kurucuların özelliklerini saymaya kalksak sayfalar yetmez. Ama bence en önemli olan özelliklerinin başında takım arkadaşlarını da daha iyi oyuncu yapma yetenekleri geliyor.

Özetle iyi bir oyun kurucuyla oynayan diğer oyuncuların da daha iyi oyuncu olma şansları artıyor. Gelen e-maillerin bazılarında niye durup durup Tutku Açık’tan bahsediyorsun diyorlar. Tutku’nun menajeri değilim, onunla tanışıklığım bile çok sınırlı. Ama televizyon kanalları sayesinde sadece büyük kulüp takımlarımızı izleyebildiğimiz için G.Saray’ı seyrederken Tutku’yu görüyoruz. Aklıma hep Can Akın geliyor.

Ama onu yeterince izleyemiyoruz. Tutku’nun yanında Ermal oynuyor. Ermal karakterli, kişilikli, moralli bir pivot. Sırtı dönük oyunu iyi. Bilmiyorum onun iyi bir 3 sayı sutörü de olabileceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Ama Tutku’nun ona yarattığı ve Ermal’in smaçla tamamladığı pozisyonlar onun moralini ve özgüvenini çok arttırdığı muhakkak. Ermal’in bu maçlardan birinde üst üste 2 tane 3 sayılık şut soktuğunda hepimiz şaşırmıştık.
Benim dikkatimi ise onun bilekleri çekti. Ermal bileklerini şut atışının sonunda en iyi kullanan Türk oyuncuların başında geliyor. Bileğinizi iyi kullandığınızın ölçüsü şuttan sonra elinizin başparmağınız dahil tüm parmaklarınızın yere bakmalarıdır. Ben Ermal’in vücut yapısı yanında bileklerini bu kadar yumuşak kullanabileceğine inanmıyordum.

Dün, G.Saray antrenmanını izlerken rica ettim yanıma geldi ve bileğini kullanarak şuta olan yatkınlığını gösterdi. Ermal bu yaştan sonra iyi sutör olur mu? Bence olur ama bunun tek ilacı TEKRAR’dır. Saatte 1500 şut attıran şut silahını birçok yöneticiyi uyarsak da henüz getiremedik. Bir antrenmanda sadece 20-30 şut atarak. İyi şutör olunur mu?

Karar sizin…

Kaynak: Basketdergisi.com