Efeste Ufuk Gözüktü

Bizi düşünceye zorlayan iki Euroleague maçını geride bıraktık. F.Bahçe Litvanya’da Zalgiris Kaunas’a 85-84 mağlup oldu. Litvanya Avrupa basketbolunun kalbi. Avrupa’da basketbol Amerika’dan gelen bir papaz ile Litvanya’da başlamış. Papazın geldiği yerde, basketbolun serbest hareketli oyun anlayışı (MOTİON OFFENCE) hâkim olduğundan Litvanya’da bu serbest oyun tarzı çok sayıda büyük oyuncu yetişmesine sebep olmuştu.
Bunlardan en önemlisi 2.20′lik pivot Sabonis’ti. Litvanya, Türk basketbolunun zirve yolunda rakiplerinden biri. Orada da kafalar iyice karışık. Eskiden Litvanya’da hiçbir yabancı oyuncuya takımlarda yer verilmezdi. Bugünkü Zalgiris’te aynı bizim takımlarda olduğu gibi birçok yabancı oyuncu var.

F.Bahçe’nin 1 sayılık mağlubiyeti bizi üzdü ama ümitsizliğe sebep olmadı. F.Bahçe’nin önü açık. F.Bahçe’de birbirinden kıymetli sakat oyuncular oynayamadılar. Ama bunların en önemlisi Ukic. Ukic, takımın hem oyun kurucusu, hem de skorerlerinden biri olarak çok değişik bir görevi var. Ukic’in oynamadığı maçlarda başarı kolay olmuyor. Ukic’in rahatsızlığı geçici.

O takıma döner dönmez F.Bahçe diğer sakat oyuncularına rağmen Euroleague’de en azından Final-Four yolunda ilerleyecektir. Bizi düşünceye sevk eden Jasikevicius oldu. Kendinden bekleneni veremedi. Üstelik yaptığı hatalar yenilgiye sebep oldu bile diyebiliriz. Jasikevicius’nda merakı bir tarafa bakarken, öbür tarafa paslar vererek ilginç olmak.

Bu (LOOK AWAY) pasları verebilmek bir yetenek işi. Ama bu yeteneğe sahip oyuncuların çoğunda abartı var. Son kupada oynanan G.Saray-F.Bahçe maçında, Jasikevicius ve Tutku arasında kolay gözükmeyen özel bir yarış vardı. Jasikevicius, Zalgiris maçında da bu paslar sanki 4 sayılık asistler sayılacak gibi davrandı ve birçok top kaybına sebep oldu. Tekrarlıyorum Ukic gelince F.Bahçe’de problem kapanacak.

Emir Preldzic her gün daha iyi oynuyor. Ömer Onan da otomobil lastiğini boynuna taktığından beri bekleneni veremiyordu. Bu maçta Ömer de hayatının en verimli maçlarından birini sergiledi. Özetle F.Bahçe Ukic’i bekliyor.
Gelelim Efes’e…Efes’te işler iyice karışık. Real Madrid maçında İspanyol oyuncuların giderek Avrupa’nın en iyileri arasına girdiğini bir kez daha izledik.
İspanya’daki (OYUNCU GELİŞTİRME MERKEZLERİNİN) olumlu katkısı her geçen gün artıyor. Biz ise Türkiye’de hala oyuncu geliştirmek yerine taktiklerle uğraşıyoruz. Çözümü çoğunlukla yabancı oyuncu transferinde arıyoruz. Mevsim başından beri yazıyorum. Efes’te Türk basketbolunun iki genç yeteneği Ender ve Cenk yedek sırasında oturuyorlar. Ender’in yerine bütün maçlarda Andrew Wisniewski oynuyor. Wisniewski de fena oyuncu değil.

Efes, sezon başında çektiği sıkıntıları, Wisniewski’nin takıma uyum sağlamasıyla atlatmıştı. Ve Efes, Euroleague’de final yolunda hızla ilerliyordu. Ne olduysa Türkiye Kupası finalinde oynadıkları Beşiktaş maçında oldu. Efes’te Beşiktaş maçında kadroda Wisniewski yoktu. Yerine yeni bir yabancı oyuncu vardı. (Ben bu yabancı oyunların isimlerini öğrenmekten sıkıldım. Onun için yazmıyorum) Ve Efes elendi. Ertesi gün yazdığım yazıda Efes’te yine taşlar yerinden oynadı. Taşlar yeniden yerine oturur mu, bunun gerçekleşmesi ne kadar zaman alır demiştim. Efes, Real Madrid maçına yine Andrew Wisniewski ile başladı. Ama takım kimyası inanılamayacak kadar bozulmuştu.

Koca Efes, ilk 3 periyodu yapabildiği 12′şer sayıyla kapattı. Rakocevic yoktu, ondan oldu diyebilirsiniz. Bana kalırsa iş yine Ufuk Sarıca, Ekrem Memnun’a kaldı. Real Madrid hezimetini ribaundla, top kaybıyla izah edemeyiz. Sebep psikolojik.

Kafalar hala karışık. Bu güçlü kadroyla Efes, Siena’ya yenilirse zirve yolu kapanır. Ben Beşiktaş maçından sonra nedir bu yabancı koçlardan çektiğimiz diye yazmıştım. Efes elenirse yine aynı sözleri yazacağım. Ama bu kez BÜYÜK HARFLERLE.

Kaynak: Basketdergisi.com