Basketbolumuzda yabancı koçlar

İki gündür Kayseri’deki maçları izliyoruz. Maçlar çok çekişmeli geçiyor ancak çok kaliteli olduklarını söyleyemeyiz. Ama rekabet arttıkça kalitenin de artacağı kaçınılmaz. Bu yüzden basketbol tarihimizin en ilginç play-off serisine yaklaşıyoruz. Beni takımlar kadar hatta daha çok Türk oyuncular ilgilendiriyor.
Türk çocuğunun daha iyi oyuncu olacağı iddiamız ve inancımız giderek artıyor. Yanlış anlaşılmasın. Daha iyi oyuncu deyince sadece daha iyi hücum oyuncusunu kastetmiyoruz. Bu kavramın içinde savunmada var. Bu konu çok ilginç. Basketbolda iyi savunmacı olmak, iyi hücum oyuncusu olmaktan daha kolaydır. Hücumda elinizde top vardır. Topa hakim olmak, sahip olmak kolay değildir. Bütün basketbol kaideleri (steps v.s) güçlüklerin hepsi hücumu zorlaştırır. Savunmada ise elinizde top yoktur.

Faul hariç sizi sınırlayan başka bir kaide olmadığından savunmada saldırmak serbesttir. Savunmanın kolay olduğuna inanırsak ve savunmayı sevdirirsek Türk basketbolu çok şey kazanır. Geçen gün bir Amerikan mecmuasında bir yazı okudum. Yazının başlığında (Antrenman sahasına en önce girip, daha saha boşken antrenmana ilk olarak savunma dirilleriyle çalışmaya başlayan oyuncu gördünüz mü?) suali vardı. Ardından cevabınızı biliyorum. Ben de görmedim yazılıydı.

Biz Türkiye’de savunmayı sevdirir önemini arttırırsak önümüz ne kadar açılır buna siz karar verin. Benim ilk dikkatimi çeken oyuncu Aliağa Petkim’li Barış Güney oldu. Barış, seneler sonra Aliağa’da point-guard oynamaya başlamış. 1,95 boyunda güçlü, çok süratli barış oyun kurucu tipi olarak ideal. Barış için geç olabilir.

Ama Barış bizim genç koçlar genç takımımızda en iyi oyuncunuzu Point-guard yapın tavsiyemizin en açık göstergesi. Türk basketbolunun Barış tipinde oyun kurucuları olunca bütün Avrupa yandı demektir. Barış Güney’le başlamışken, Barış Ermiş’le devam edelim. Barış Ermiş’in bu yıl kat ettiği mesafe korkunç. Banvit’in artık Türkiye’nin en güçlü takımlarından biri olduğunu bir kez daha gördük. Banvit’in gücünün temelinde Barış Ermiş var.

Barış Ermiş 2010 Dünya Şampiyonası’nda kadroya son dakikada girmiş ancak maçları yedek sırasında seyretmiştir. 2011-12 turnuvalarında milli takımda Barış Ermiş’i ilk 5′te görürsek ve çokta faydalı olursa kimse şaşırmasın. Biz cinliği bırakıp savaşçı olursa, Ender Arslan’ın da basketbolumuza çok faydalı olacağına inancımızdan yedek sırasında oturan Ender’den çok sık bahsetmiştik. Perasovic Ender’i oynatmayıp, Wichinevski’de karar kılmış. Bu karar Ufuk ve Ekrem’in katkılarıyla takımda birlik ve beraberlik arttıkça olumlu sonuçlar vermeye başlamıştı.

En son olarak takıma uyum sağlayan, savaşan Wichinevski de yollanıp yerine başka biri getirildi. Her şey yine karıştı. Taşlar yeniden yerine oturtulmak zorunda. Bu gerçekleşir mi, gerçekleşirse ne kadar zaman alır bilemiyoruz. Biz güçlü kadroya sahip Efes’in Türkiye’deki performansından çok EURO Lig’deki başarısının peşindeyiz.

Finalde tribünlerde sadece Türk bayrağı görmek istiyoruz. Bu yolda yine karşımıza Perasovic karşımıza koca bir sual işareti yerleştirdi. İnsanın aklına ister istemez, ‘Nedir bu yabancı koçlardan çektiğimiz?’ sorusu yerleşiyor. Son not Barış Güney gibi Cenk Akyol da ideal bir oyun kurucu modeli. Genç koçların olaya bu gözle bakmasını diliyoruz.

Sevgi ve Saygılar…

Kaynak: Basketdergisi.com