Basketbolda özgüvenin gücü

Geçtiğimiz hafta sonu seyrettiğimiz maçlarda beni en çok etkileyen oyuncu Telekom’un oyun kurucusu Mehmet Yağmur oldu. Ben Türk basketboluna sınıf atlatacak oyuncuların point-guardlar olduğuna inandığım için dikkatim daha çok onların üzerinde oluyor. Mehmet Yağmur’u uzun bir süredir tanıyoruz. Ben onu sonradan daha iyisi bulununcaya kadar oynatılan sıradan oyunculardan bir sayardım. Ve bir gün Mehmet’i olumlu bir örnek olarak yazacağına söyleseler inanmazdım.

Mehmet F.Bahçe maçında 23 sayı 6 ribaunt ve 3 asistle oynadı. Attığı sayıların çoğu adam geçerek drivelar sonunda bulduğu turnikelerdir. Bir oyun kurucu için 3 asist yetersizdir. Ama adam geçerek hızla savunmanın arasından sıyrılarak 23 sayı çok olumlu bir gelişme. Mehmet’in yıldız oyuncu olup olmayacağı için çok erken. Ama ondaki olumlu gelişmenin sırrını öğrenmek için Telekom’un genç koçu Timuçin Meriç hocayı aradım. Koç bana bunun 2 sebebi var.

Ben onunla her gün moral konuşmalar yapıyorum. Mehmet’in bu inanılmaz potaya gidişlerinin altında onun özgüveninin güçlenmesi var dedi. Sahada eskiden zor gördüğümüz Mehmet’in dalışlarının temelinde özgüveninin yatışı beni çok etkiledi. Ben hep Türk çocuğunun içindeki yeteneğini bırakın tümünü çoğunu bile ortaya çıkaramadığımızdan yakınırım. Ve oyuncularımızın tepeye tırmanışta yolun yarısında yukarı bakmaktan vazgeçip aşağılara bakarak ben olacağım kadar oldum deyip confort zone (tembellik hududu) içinde durakladığını yazarım.

Basketbol yarı fiziksel yarı beyinsel(psikolojik) bir oyundur. Mehmet’in kazandığı güç genç koçlarımıza oyuncularımıza kazandıracakları özgüvenin ne kadar önemli olduğunun göstergesidir. Koç Timuçin arkadan Mehmet’in birkaç aydır özel bir koordinatör eli fizik gücünü de arttırdığını ilave etti. Morale fizikte eklenince Türk çocuğunu zirveye taşıyacak sadece sert ve devamlı antrenmanlar kalıyor.

Mehmet’e ben olumsuz bir haber de vermek zorundayım. Mehmet savunmada konsantre değil. Adeta teneffüste gibi dolaşıyor ve dinleniyor. Hâlbuki Mehmet’in en önemli vasfı çok çabuk ilk adım. Bu vasıf hücum kadar savunmada da önemlidir. Mehmet kafasına koyarsa çok iyi bir savunmacı da olabilir. Tuttuğu adama dünyayı karartabilir. Ve Türk basketbolunda mütevazi vücut yapısı ve görünüşüyle bile inançla neler yapılabileceğinin ispatı olabilir. Steve Nash NBA’in en zayıf atletik oyuncusu. Bırakın smacı çembere bile güç değiyor.

Buna rağmen NBA’de üst üste 2 yıl en değerli oyuncu seçilen ender oyunculardan biri. Onun internette (Point Guard College) adında bir okulu var. Burada anlaşılması kolay olmayan. Ama çok faydalı bir görüşü sık sık tekrarlıyor. 3 saniye koridoru (Boyalı saha) hücumda sizin işgalinizi bekleyen çok kıymetli bir bölgedir. Oraya sık sık girin orayı adeta işgal edip hükümdarlığınızı adeta ilan edin diyor. Gerçekten de güç turnikeleri sayıya çeviremiyorsanız. Arkadaşlarınızı tutan oyuncular üzerinize gelmezler ve iyi bir pasör de olamazsınız.

Ve yaptığınız skor asist sayısı da sınırlı kalır. Eğer 3 koridorunda turnikeler sonunda iyi paslar veremiyorsanız bu seferde arkadaşlarınızı tutanlar ortayı kapar ve sayı atamazsınız. Basketbolda bütün hünerler sinerji içindedir. İyi çalışıp birini geliştirdiğinizde öbürü de otomatik olarak gelişime geçer. İyi şut atarsanız adamınız sizi yakın tutacağı için drive sorununuz azalır turnikeler atarsınız. İyi drive edince diğer bütün oyuncuları tutan savunmacılar sizi tutana yardıma geleceklerinden pas ve asist şansınız çoğalır.

Büyük oyuncu olmanın yolu sinerjiden (1+1=3) geçer. İyi çalışırsanız yeteneklerinizden birini geliştirdiğinizde öbürüde gelişmek fırsatı bulur. Giderek komple bir basketbolcu olursunuz.

Kaynak: Cumhuriyet