İşin Kolayı

Koçlarımızın neredeyse tümü takımlarına kısa boylu siyah oyun kurucu arayışı içindeler. Kısa boylu siyah oyun kurucular ne yazık ki Türk basketbolunun önünü karartıyor…

SON zamanlarda telefonla hangi koçla konuşup, “Ne yapıyorsun?” diye sorsam, cevap “Kaset seyrediyordum” oluyor. Bu cevap önceleri beni mutlu ediyordu. Koçlar öğretici videolar izleyip, bilgilerini geliştiriyorlar diye seviniyordum. Sonradan anladım ki, koçlarımızın neredeyse tümü oyuncu menajerlerinin kendilerine verdikleri filmleri seyredip, takımlarına kısa boylu siyah oyun kurucu arayışı içindeler.

Kısa boylu siyah oyun kurucular ne yazık ki Türk basketbolunun önünü karartıyor. Amerikalı oyun kurucu arayışı sadece milli lig takımları için değil, ikinci lig hatta bölgesel lig kulüplerimiz için de geçerli. İnsanın aklından ister istemez genç takımlarımızda da siyah ABD’li oyuncular oynayabilse, genç koçlar da aynı arayış içinde olurlardı fikri geçiyor.

Yabancı oyun kurucularda bizim koçların beklediği şeyler öyle erişilmez başarılar değil. Siyah oyuncunun topu pres de olsa kaybetmeden rakip yarı sahaya getirmesini bekliyoruz. Sonra tebeşirle çizdiğimiz oyunu başlatmasını ve bu oyun sökmezse, probleme çare bulmasını istiyoruz. Bu saydıklarımızı yerine getirecek oyuncular yetiştiremediğimiz için takımlarımızın geleceği yöneticilerin yabancı oyuncu menajerleri ile yapacakları pazarlıklara kalıyor. Başka bir deyişle başarı, genç Türk oyuncu yetiştirmek yerine yöneticilerimizin pazarlık yeteneğine bağlanıyor.

Beyin jimnastiği

Sadece koçları ve yöneticileri suçlamıyorum. Vaktiyle kulüplerde hepimiz aynı şeyi yaptık. Ama artık bu gidişe bir son vermek, bir çare üretmek zorundayız. Bugün fundamentalları ve oyunu okuma yetenekleri yetersiz birçok Türk oyuncunun seyircilere tek avantajları, siyah oyun kurucuları daha yakından bench’ten izlemelerinden ibaret. Genç koçları maç kazanmak yerine oyuncu kazandırmakla onurlandırmalıyız.

Fundamentalin önemini günlerce konuşabiliriz, ama oyunu okuma konusunda bugün dünyada yeni buluşlar var. Seneler önce İsrailliler’in savaş uçaklarının pilotları için hazırlanmış beyin jimnastiği kasetlerinden bahsetmiştim. Aynı kasetler bugün basketbolcuların oyunu okuma, karar verme yeteneklerini artırmak için basketbol adamları tarafından yenilendi ve kullanılıyor. Siz eğer “google”a girip “intelligym” diye yazarsanız, herşey hemen önünüze sunuluyor.

Intelligym basit bir video oyunu, sıkıcı dersler gibi değil. Haftada 1 veya 2 kez 30’ar dakika video oyunu, sizin sahada herkesin göremediklerini kolayca görmenizi sağlıyor. Sahada ne olup bittiğini hemen anlıyorsunuz. Güç anlarda karar verme yeteneğiniz artıyor, bir sonraki pozisyonda ne olacağını da tahmin edebiliyorsunuz.

Ender yüreğini kullan

2007 Mayıs ayı Slam Dergisi’nde intelligym için birçok ABD’li otoritenin görüşleri yazılıydı. Şöhretlerevine kabul edilen ender koçlardan Hubie Brown’a göre intellygm bir mucize. Memphis’in başarılı koçu John Calipary, “Intelligym’i bazı oyuncular kullandılar, bazı oyuncular kullanmadılar. Maçlarda hata yapıldığında hatayı yapan oyuncunun beyin cimnastiği yapmayan oyunculardan biri olduğunu sahaya bakmadan görebiliyorsunuz” diyordu. UCONN’un başarılı koçu Jim Calhoun ise bundan birkaç yıl sonra teknik kadrolarında beyin cimnastiği koçu olmayan takım kalmayacak iddiasındaydı.

İntelygym’in basketbola uygulanan yeni videoları sadece 100 dolar civarında. Karşıyaka oyun kurucusu Barış’ın fizik gücü mükemmel. Karar verme ve oyun okuma yeteneği gelişmiş Barış, basketbolumuz için büyük kazanç olur.

Türk basketbolu zor bir dönemeçte. Yaz boyunca hepimiz Avrupa Şampiyonası’nda Milli Takım’ın alacağı başarıya, güçlü kulüp takımlarımızın katkısı eklenince, Türk basketbolu layık olduğu zirveye tırmanır inancındaydık. Milli Takım bekleneni gerçekleştiremedi.

Şimdi de Türkiye’nin en güçlü iki kulübü Efes Pilsen ile Fenerbahçe Ülker zor günler geçiriyor. Efes’teki iniş çıkışa ben Ender Aslan’ın son verebileceği görüşündeyim. Onun intelligym’e ihtiyacı yok, zaten cin gibi. Ama takım arkadaşlarının ona göstereceği güven ve saygıya ihtiyacı var. Saygıya giden yol ise “3-4 metre yukarıdan atıp seyircinin hayranlığını kazanmaya uğraştığın turnikelerden vazgeç. Yüreğini kullan, savunmada kendini yerden yere at” yazılı pankartlarla dolu.

Artık yeter biz varız

Türk basketbolunun Fenerbahçe Ülker’in başarısına ihtiyacı sonsuz. Sarı lacivertlilerde bu başarıyı getirecek kadro mevcut. Ama inişli çıkışlı bu gidiş sürerse Fenerbahçe’den faydalanan ülke Türkiye değil Slovenya olacak.

Bu yüzden İbrahim biraz daha öne çıkmalı, özverisi ile sonsuz gayretiyle liderliğini sergilemelidir. Fenerbahçe yönetimi ise bu güçlü fakat zor karakterli oyuncular arasında uyum sağlayıp sinerji yaratması için Tanjeviç’i desteklemelidir, ama ona tanıdıkları şans ve süre sınırsız olmamalıdır.

Son olarak, telefon pazarlığı ile kurulan takımlarımızdaki genç Türk oyuncularımızın “Artık yeter biz varız” diyerek sorumluluk almalarını ve öne çıkmalarını bekliyoruz. Salı günkü dört dörtlük galibiyet Türk basketbolu için bizi yeniden ümitlendirdi.

Kaynak: Hürriyet